Bu homunculus yani farkındalık haritamız
Ve esneklik sınırımızla çok ilişkili!
Homunculus dediğimiz şey, proprioseptif sinir uçlarımız ile beynimizde şekillenen bir haritanın görselleştirilmesi gibi.
PROPRİOSEPSİYON dediğimiz durum ise,
Bedenin hisleri ve kinetik farkındalığı diyebiliriz. Yani beynin farklı beden parçaları arasındaki pozisyonlanmaları ve hareketi algılama yeteneği. Ve yogada sakatlanmamızı da önlemeye çalışıyor ve
Ve bu değişebiliyor.
Beyin, sayısız farklı kaynaktan gelen sinyalleri bir araya getirir ve her şeyin tam olarak nerede olduğunu ve ne yaptığını belirler. Temelde beyin, neler olup bittiğine ve nasıl hareket edeceğine karar vermek için kullandığı sayısız vücut haritası oluşturur.
Propriosepsiyon, vücudunuzun uzayda nerede olduğunu ve nasıl hareket ettiğini bilme duygusudur. Bedenin, görüşe güvenmeden parçalarının konumunu, yerini, yönünü ve hareketini hissetme yeteneğidir. Propriosepsiyon denge ve koordinasyonu sağlamak için çok önemlidir ve yoga gibi fiziksel aktiviteler sırasında yaralanmaları önlemeye yardımcı olur.
Öte yandan esneklik, kaslarınızın ve eklemlerinizin tam bir hareket aralığında hareket etme yeteneğidir. Birçok yoga pozunu etkili ve verimli bir şekilde gerçekleştirmek için gereklidir. Bununla birlikte, tek başına esneklik, yoga pozlarında uygun hizalamayı sürdürmek için yeterli değildir. Propriosepsiyon burada devreye giriyor.
Propriosepsiyon, vücudunuzun nasıl konumlandığını ve yoga pozları sırasında nasıl hareket ettiğini anlamanıza yardımcı olur. Propriosepsiyonu geliştirerek hizalamanıza ince ayar yapabilir, vücut farkındalığınızı artırabilir ve yaralanmalardan kaçınabilirsiniz. Dengeleme pozları veya inversiyonlar gibi propriyosepsiyona meydan okuyan yoga pozları, uygulamanızda daha iyi denge ve kararlılık geliştirmenize de yardımcı olabilir.
Vücut parçaları, sanal karşılıklarıyla aşağıdaki şekilde iletişim kurar. Vücutta yer alan mekanoreseptörler adı verilen milyonlarca mikroskobik organ vardır. Mekanik bir güç tarafından uyarıldıklarında, sinir sistemi yoluyla beynin vücudun o kısmını algılamaya ayrılmış kısmına bir sinyal gönderirler. Beyin, sayısız farklı kaynaktan gelen tüm bu sinyalleri bir araya getirir ve her şeyin tam olarak nerede olduğunu ve ne yaptığını belirler. Temelde beyin, neler olup bittiğine ve nasıl hareket edeceğine karar vermek için kullandığı sayısız vücut haritası oluşturur.
Beyin bu haritayı nasıl hareket edeceğine karar vermek için kullandığından, harita ne kadar iyi ve ayrıntılı olursa, hareketin de o kadar iyi ve kesin olacağı açıktır. Buna karşılık, harita net değilse veya bulanıksa, farklı hareket olasılıklarının navigasyonu sallantılı olacaktır.
Her vücut parçasının beyindeki sanal karşılığının boyutunda olduğu bir insan vücudunun resmini çizseydik, işte bu homunculus adı verilen by,u figür gibi görünürdü deniyor.
Öte yandan bir piyanistin homunculusunda ellerinin daha büyük olacağını unutmayalım.
Yani bu harita farkındalıklı bir pratikle değişebiliyor!
Esneklik dediğimiz durum ise, kasların sadece fiziksel olarak uzamasından öte, kas liflerimizin ve bağ dokunun bu uzamaya eşlik edebilme potansiyelidir.
Peki bu potansiyeli ne bize sağlar?
Prorioseptif sinir uçlarımız.
Bu uzama kabiliyeti ise, proprioseptif sinir dediğimiz sinir uçları sayesinde gerçekleşebilir.
Propriosepsiyon, vücudunuzun nasıl konumlandığını ve yoga pozları sırasında nasıl hareket ettiğini anlamanıza yardımcı olur.
Propriosepsiyonu geliştirerek hizalamanıza ince ayar yapabilir, vücut farkındalığınızı artırabilir ve yaralanmalardan kaçınabilirsiniz. Aynı zamanda, sinir sisteminde daha önce yaşanmış tecrübelere göre, beden için uygun ve güvenli bulunan bir sınır gelişir ve bu kadar mümkündür.
Ve bu sinir sistemi tehlikeyi ya da acıyı sevmez diyelim.
Ve bunu fark ederek hareket ettiğimizde, hareket açıklığımızın değişmesi mümkün.
Propriosepsiyon, vücudumuzun konumu ve hareketi hakkındaki farkındalığımızı artırarak hareket aralığımızı iyileştirmeye yardımcı olabilir. İyi bir iç algı duyusuna sahip olduğumuzda, hareketlerimizi daha iyi kontrol edebilir ve uygun hizalamayı koruyabiliriz, bu da daha fazla esneklik ve hareket açıklığına yol açabilir.
Örneğin yogada öne katlan dediğimizde, sadece öne katlanma hedefi ile ilerlediğimizde, propriyosepsiyondan yoksunsak, beden diğer kasları kullanarak ve eklemleri yanlış hizalayarak yine o hareketi yapar ve bu da ya yaralanmaya ya da hareket açıklığının azalmasına neden olabilir.
Çünkü, sinir sistemi bu tecrübeyi kaydeder ve önceki tecrülere göre, bedenin bir daha zarar görmemesi için uygun ve güvenli bulunan bir sınır geliştirir ve hareket aralığını bu kadar mümkün kılar.
Aşırı korumacı bir ebeveyn gibi.
Yani eğer çocuk tehlikede gibi hissettiğinde onun hareket alanını engelleyen bir ebeveyn gibi.
‘Yani el bileğim iyi değil, dengede kalamam, el duruşu yapmayı düşünüyor ve bu tehlikeli, mobilitesini geri çekelim.'
Eğer eklemlerimiz tehlike altında ise, sinir sistemi bu hareketi engeller.
Yani esnekliğinizin artması, sinir sisteminizi yeniden eğitmekten geçiyor. Bu da farkındalıklı bir dikkat ve pratik ile pratiğinize devam etmekle mümkün.
Comments