Brezilya’da, 18 ile 42 yaş aralığındaki bazı kadınlar üzerinde, hamilelik ve doğum sonrası dönemlerinden bedenlerini kabul ediş memnuniyetleri, depresyon belirtileri ve özsaygı hakkında yapılan bir araştırmada,
Hamileliğinin 3. Trimester dönemindeki kadınlarda, beden beğenisi, 1. ve 2. Trimester’daki kadınlara oranla anlamlı derecede daha yüksek olduğu görülmüş.
Hamileliğin ilk haftalarında kadınlar, hamile görünmeden kilo alma hissi oluştuğundan hamile vücutlarına daha az değer verebildikleri, gebelik ilerledikçe vücut boyutlarındaki artışı kabul etmek ve takdir etmenin daha mümkün olduğu söyleniyor.
Bu dönemlerde anneler estetik kaygıların ötesine geçerek kendi sağlıklarını ve bebeklerinin sağlığını ön planda tutma eğilimindeler.
Dahası, hamilelik sırasında kadının vücudunun sosyal olarak belirlenmiş güzellik standardından uzaklaşmasına yönelik sosyal bir toleransa sahip olduğu ve bu durumun daha fazla bedensel kabule katkıda bulunduğu görülüyor.
Öte yandan, tüm hamilelik dönemi değerlendirilince, doğumdan sonraki dönemde beden beğenisi, hamilelik dönemine oranla da çok daha düşük. Bu da kadınların bu aşamada daha az olumlu bir beden imajına sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Katılımcılardan biri : ‘ doğumdan sonra beden ölçülerinin büyük olması için artık bahane kalmadığını ‘ söylüyor.
Annelerin kendilerini beden görünüşü hakkında kötü hissetmeleri, vücudun gebelik öncesi haline dönme hızı ve kolaylığı konusunda gerçekçi olmayan beklentilerle de açıklanabilir deniliyor.
Bu şekilde daha önce yapılan araştırmalarda da, doğum sonrasında annelerin beden tatmininin azaldığı saptanmış.
Benlik algısı ise, hamilelik sırasında değişmezken, doğum sonrası grubunda anlamlı oranda daha düşük bulunmuş. Depresif belirtiler de öyle.
Öte yandan Türkiye de hamilelik dönemi üzerine yapılan bir çalışmada ise, çalışmaya katılan gebelerin büyük çoğunluğunun isteyerek gebe kalmasına, gebelikleri süresince aile ve çevresinden yüksek oranda sosyal destek almalarına rağmen trimestrlar arttıkça gebelerin çok yönlü beden algılarının olumsuz yöne doğru ilerlediği değerlendirilmiştir.
Postpartum annelerin vücutlarını şekillendirme isteği, çeşitli toplumsal ve kültürel faktörlerden etkileniyor.
Bu isteği her postpartum kadının hissetmediğini belirtmek önemlidir, ancak bu baskı genellikle birbirine bağlı çeşitli kaynaklardan kaynaklanıyor sanki.
1. Toplumsal normlar ve ya başka kadınların (ünlü ya da ünsüz 😊) hamilelik öncesi bedenlerine hızla dönmelerinin görülmesi, gerçekçi olmayan güzellik standartları oluşturarak, sende de diğer kadınlarda benzer sonuçları elde etme baskısı yaratıyor olabilir mi?
2. Kontrolü yeniden kazanma ve kendine güven duyma arzusu, vücutlarını şekillendirme isteğini tetikliyor olabilir mi?
3. Bu isteğe karşılık vermek isteyen fitness endüstrisi genellikle hızlı çözümler ve yoğun egzersiz programları hazırlayabilir, Bu seni hızlanmaya itiyor olabilir mi?
Bu durum postpartum annelerin belirli bir vücut şekline ulaşmanın hem mümkün hem de gerekli olduğuna inanmalarına neden olabilir. Sen de onlardan biri olabilirsin.
Ancak, her kadının postpartum yolculuğu benzersizdir ve dışsal ideallere uymaktan ziyade genel sağlık ve iyi olmaya odaklanmak daha önemli. Hızlıca yaptığın bir girişim belki olumlu da sonuçlanabilir, ancak olumsuz olma potansiyeli de oldukça yüksek. Her kadının postpartum yolculuğunun farklı olduğunu ve doğum sonrası değişikliklerle başa çıkmanın tek bir yaklaşım olmadığını tanımak önemlidir.
Eğer etrafında doğum geçirmiş bir anne var ise, dışsal baskı yaratmadan, genel sağlık ve iyi olmaya yönelik onu destekleyebilir miyiz? Eğer bu annelerden biriysen, yumuşak, kararlı ve şefkatli bir programla kendini destekleyebilir misin?
Araştırmayı merak ediyorsan, bana mail atabilirsin.
Doğum sonrasında seni desteklememi istersen yine bana ulaşabilir, instagram/cevikmaymunyoga adresinden güncel programlarıma göz atabilirsin.
Sevgiler.
Comments